Belimizde 5 adet omur kemiği vardır. Bu kemikler arasında da disk adı verilen kıkırdaklar bulunur. Disk, özel bir bağ dokusu organıdır ve omurganın dayanıklılığına, hareketliliğine ve zorlamalara karşı dirençli olmasına, omurgaya uygulanan şok şeklindeki darbelerin emilmesine ve kuvvetin çevre dokulara dengeli bir şekilde dağılmasına hizmet eder.
Bel fıtığı, beldeki omur kemikleri arasında bulunan ve adeta bir amortisör gibi görev yapan bu disklerin fıtıklaşması sonucu ortaya çıkan bir rahatsızlıktır. Disklerin iç kısmında nükleus pulpozus denen jöle kıvamında yumuşak bir bölüm, bunun dışında anulus fibrozus adı verilen daha sert bir fibröz tabaka, omur kemiklerine bakan yüzlerde ise her iki tarafta son-plak olarak adlandırılan kıkırdak yapılar vardır. Dıştaki tabakanın anatomik bütünlüğünün bozularak içerideki yumuşak kısmın dışarıya doğru taşmasına fıtıklaşma denir. Fıtıklaşan yani dışarıya doğru taşan disk, omurilik kanalı (spinal kanal) içinden veya kendisinin arka-yan tarafından geçmekte olan sinirleri sıkıştırır ve hastalık böylelikle kendisini belli eder .
Ayrıca fıtıklaşmış diskten ortama salınan bazı kimyasal maddeler de sinir köklerini etkileyerek ağrıya neden olurlar.
Teşhis
Bel ve bacak ağrısı ile seyreden hastalıklar çok çeşitlidir. Yani bel ve bacak ağrısı bulunan her hastaya "Mutlaka bel fıtığıdır" peşin hükmü ile yaklaşmak doğru değildir. Bel fıtığını taklit eden pek çok hastalık vardır. Basit bir spor yaralanmasından romatizmaya, enfeksiyon hastalıklarından kansere ve bel kaymasına kadar birçok hastalık bel ve/veya bacak ağrısıyla seyredebilir. Bu sebeple önce teşhisin ne olduğu net olarak ortaya konmalıdır. Çünkü tedavide başarıya giden yol herşeyden önce doğru teşhisten geçer. Bunun için de ilgili uzman hekime müracaat etmek gerekir. Hekim hastanın şikâyetlerini dinleyecek, muayenesini yapacak ve hastalığıyla ilgili tüm tetkik ve tahlilleri isteyecektir.
Bel ağrısının araştırılmasında düz röntgen filmlerinin önemi günümüzde azalmıştır. Hastanın radyasyona maruz kalmasına yol açan bu teknik ancak belirli durumlarda tercih edilmektedir. Belden iğne yapılıp içeriye kontrast madde verildikten sonra film çekilmesi tekniği (myelografi) de giderek daha az kullanılmaktadır. Çünkü günümüzde görüntüleme teknikleri çok ilerlemiş ve artık hastanın belinden iğne yapılmasına gerek kalmayacak seviyeye gelmiştir. Aslında noniyonik kontrast maddelerin kullanım alanına girmesi iğne tekniğinin yan etkilerini hayli azaltmıştır. Fakat buna rağmen bizzat iğne tekniğinin kendi yan etkileri olabildiğinden dolayı myelografiden mümkün mertebe uzak durmakta yarar vardır. Bunun yerine güçlü manyetik rezonans cihazları tercih edilmelidir.
Bel fıtığının teşhis ve ayırıcı teşhisinde EMG dediğimiz tetkik yöntemi de yararlıdır. Çünkü bu yöntem ile hastada bulunan bozuklukların sinir dokusuna mı, yoksa kas dokusuna mı ait olduğu ortaya konabilmekte, diğer hastalıkların bel fıtığından ayırımı yapılabilmektedir. Bası altında kalan sinirlerde hasar olup olmadığı, varsa hasarın derecesi hakkında da fikir vermektedir. Bazı durumlarda bu teknik, cerrahın ameliyat kararını bile etkileyebilmektedir.
Bel ve/veya bacak ağrısı bulunan bir hastada bazen bilgisayarlı tomografi, genellikle de manyetik rezonans gibi ileri tetkik yöntemlerine başvurulur.
Manyetik rezonans görüntüleme metodu teşhiste ve ayırıcı teşhiste büyük kolaylıklar sağlar. Ayrıca hastanın x-ışını almaması ve çeşitli planlardaki üstün görüntüleme yeteneği; omurilik, sinirler ve diğer yumuşak dokuları net bir şekilde görüntüleyebilmesi manyetik rezonansı giderek daha da öne çıkarmaktadır.
Ancak kemik dokusuyla ilgili patolojilerde bilgisayarlı tomografinin daha iyi görüntü sağladığı gözönüne alınarak bazı durumlarda her iki teşhis metodu beraberce kullanılabilir.
Manyetik rezonansın bu kadar yararlı bir yöntem olmasına karşılık elde edilen görüntülerin değerlendirilmesi büyük bir tecrübe ister. Yanlış yorumlar, yanlış tedavi şekillerine yol açar. Sıklıkla rastladığımız hafif disk bombeleşmesi bel fıtığı olarak yorumlanırsa, tedavinin şekli tamamen değişik bir yöne doğru gidebilecektir.
Özellikle ameliyat sonrası dönemde gerçekleştirilen çekimlerden elde edilen görüntülerin yorumlanması tecrübe gerektirir. Muayene bulguları ile tetkiklerden elde edilen neticeler beraberce kılı kırk yararcasına hassas bir tarzda değerlendirilecek ve net bir teşhise vardıktan sonra tedaviye geçilecektir. Manyetik rezonans tetkikinde bel fıtığı görüldü diye ameliyat kararı vermek bazen yanıltıcı olabilir. Elde edilen görüntüler mutlaka klinik bulgularla desteklenmeli, aralarında uyum aranmalıdır. Uyum yoksa bu durum izah edilmelidir.
Bazen bel fıtığı ile hayati önem arzeden diğer birtakım hastalıkların ayırıcı teşhisini yapabilmek için kemik sintigrafisi gerekebilir.
Tedavi
Bel fıtığı rahatsızlığı bulunan bir kişide hastalığın safhası iyi bir muayene ve ileri tetkik metodları ile net olarak tesbit edildikten sonra tedaviye geçilir. Bundan sonra, pratik olması açısından, hastalar cerrahi müdahale gerekenler ve cerrahi müdahale gerekmeyenler diye iki büyük gruba ayrılabilirler. Bel fıtığı gelişiminin erken dönemlerinde konservatif tedavi adı verilen cerrahi dışı tedavi metodları uygulanır. Bu safhada hastaya bütün dünyada ağrı kesici, adale gevşetici ve antienflamatuar ilaçlar verilir. Sert yatak istirahati tavsiye edilir. Fizik tedavi yapılabilir. Lazer ile tedavi cihetine gidilebilir. Yine ciltten (perkütan) birtakım farklı girişimlerde bulunulabilir. Uygun dönemde egzersiz verilebilir. Gerekiyorsa psikoterapi yapılabilir.
Bel fıtığı tedavisini bir ekip işi olarak görmekte yarar vardır. Nöroşirürji (beyin-omurilik-sinir cerrahisi), nöroloji, anestezi, fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanı doktorlar ile diyetisyen, psikolog, hemşire ve fizyoterapistler bu ekibin içinde yer almalıdır. Gerektiğinde diğer bazı branşlardaki uzman doktorların görüşlerine de müracaat edilmelidir.
Bu ekibin elinde bir fizik tedavi ünitesi ve bu ünitede traksiyon (programlanabilir hafızalı otomatik cihaz ile bel çekme) dahil lüzumlu bütün araç gereçler hazır bulunmalıdır.
Bu prensipler ışığında modern imkânlar kullanılarak hastaların büyük bir kısmı ameliyat harici metodlarla tedavi edilebilir. Prensip olarak cerrahi müdahale son çaredir. Ancak hastalık ilerlemiş ve yapılan muayenede bazı şartlar teşekkül etmiş ise [ki bu şartlar uluslararası nöroşirürji camiası nezdinde genel kabul görmüş ve klasik kitaplara kadar geçmiş kriterlerdir] o zaman ameliyat kararı verilir. Bu kararı verirken cerraha bilgisayarlı tomografi veya manyetik rezonans görüntüleme metodu büyük oranda yardımcı olur.
BELFITIĞI NEDİR VE BELFITIĞI TEDAVİSİ
BELFITIĞI NEDİR TEDAVİSİ VARMIDIR ?
İlaç tedavisi ancak bizim önerimiz ve kontrolümüz altında yapılmalıdır. Eş, dost tavsiyesi ile ilaç kullanmayın. Aksi takdirde yüksek tansiyon, mide kanaması, kalp ve böbrek yetmezliğine neden olma olasılığı yüksektir.
İlaç olarak ağrı kesici ve kas gevşeticileri öneririz. Gerekirse, tedaviye anti depresif diye adlandırdığımız ruh halini düzenleyici ilaçlar da ekleyebiliriz.
Bel ağrısı, hayatımızın herhangi bir anında hemen çoğumuzun başına gelmiştir. Öyle ki araştırmalar, her üç kişiden iki kişide bel ağrısı olduğunu söyler. Sanayileşmiş ülkelerde daha sık görülmesi araştırmaya ve tartışmaya değer.
Bel ağrısının en sık bel fıtığına bağlı olduğu söylenir. Ancak bu doğru değildir. Bel fıtığına bağlı olan bel ağrıları, %2 gibi son derece düşük oranlarda görülür.
Pozisyona bağlı ya da zorlama ile olan bel ağrıları, daha sık görülür.
Bel ağrısı, kadın ve erkeklerde eşit oranda görülmektedir. Ancak ileri yaşlarda, özellikle 45 yaşından sonra kadınlarda erkeklerden daha sıktır. Menapoz ve erken osteoporozun buna etkili olduğu düşünülÜR.
Pozisyon ile vurgulamak istediğim, kötü duruştur. Dik değil, omuzları düşük yürümek, sandalyede iki büklüm oturmak kamburluğa, dolayısıyla bel ağrısına davetiye çıkarmak demektir. Uzun süre ayni pozisyonda kalmak ta benzer sonuca yol açar. Bu nedenle işyerinizde belli aralıklarla dolaşmanız ya da ayağa kalkarak pozisyon değiştirmeniz uygun olur. Bunu yapmaktan sakın çekinmeyin. Eğer amiriniz bir şey söyler ise, benim adımı verin!
Öncelikle bilmemiz gerekir ki bel ağrısı, bir hastalık değildir. Bir belirtidir, bir bulgudur. Bir başka deyiş ile önemli bir hastalık işareti olabilir. Bu nedenle inatçı bel ağrılarını asla hafife almayın, mutlaka doktorunuzla paylaşın.
Biz pratik olarak, bel ağrılarını yeni başlayan ve başlayıp da geçmeyen ağrılar olmak üzere iki grupta inceleriz. İlkine akut, ikincisine kronik bel ağrısı adını veririz. Akut olanlar birkaç hafta içinde iyileşirler. Çoğunda ilaç bile gereksiz olup, istirahat etmek yeterlidir. En sorunlu olanlar ikinciler yani 6 haftadan fazla devam eden kronik bel ağrılarıdır.
Darbe, bel tutulması, kireçlenme, romatizma, bel fıtığı, enfeksiyon (Brucella) başlıca bel ağrısı nedenleridir. Nadir olarak kanser kökenli bel ağrıları da olabilir. Bu nedenle, kesin tanı için tam ve sistemik bir muayene gerekir. Bu amaçla, sizden bazı tetkikler isteriz.
Meslek hayatımızda en sık rastladığımız bel ağrısı türü, bel tutulmasıdır. Ters bir hareket yapmak, zıplamak, yüksek bir yerden atlamak, ağır kaldırmak, bel tutulmasının başlıca nedenleridir. Burada esas hadise, bel omurlarına ait kasların ağrılı spazmıdır. Hava değişimi de etkili olabilir. Yazdan kışa girerken soğuk, kıştan yaza geçer iken açılıp saçılma ve terleme, esas nedenleridir.
Bel ağrısının 65-70 yaş gruplarında sıklıkla rastladığımız bir türü ise omurga kanalında daralmadır. Bu hastalarımız ağrıdan ötürü yürümekte zorluk çekerler. Kireçlenme yani artroz’un etkisi ile daha fazla ıstırap çekebilirler. Fizik ve ilaç tedavisine yanıt alamadığımız durumlarda ameliyat önerebiliriz.
Bel fıtığı, bel ağrıları içinde en dramatik olanıdır. Bel fıtığının tipik belirtisi siyatik dediğimiz ağrıdır ki onun acısını gerçekten çeken bilir. İlerlemiş durumlarda bacak kaslarında erime ve hissizliğe neden olabilir. İdrar kaçırmaya bile neden olabilir. İşte bu duruma gelmiş olan bel fıtıklarında tek tedavi seçeneği ameliyattır.
Hangi nedenle olursa olsun, bel ağrılarının tedavisinde yatak istirahatı esastır. Ancak bu çok uzun tutulmamalıdır. En fazla 3 hafta olmalıdır. İstirahatın uzaması, bel ve bacak kaslarında zayıflamaya neden olabilir.Bel ağrısı çeken pek çok hastam, “Kuşak ya da bel korsesi kullanayım mı?” şeklinde sorular yöneltiyor.
Aslında uzun süreli olmamak kaydı ile kullanmakta yarar olduğu düşüncesindeyim. Korse ya da kuşağın, pozisyonlarımızı anımsatıcı olma gibi avantajları da vardır. Sürekli kullanmak ise, bel kaslarını zayıflatabileceğinden doğru değildir.
Bel ağrınız geçmiyor, inat ile devam ediyor ise, “şişmanlık mı, yok canım sen de?” demeyin. Ne yazık ki fazla kilo, bel ağrısını şiddetlendiren önemli etkenlerden biridir. Fazla kilosu olan, bundan kurtulmak ya da en azından makul seviyeye inmek zorundadır.
Bel ağrılarını önlemenin yolları
Bel ağrıları ve bel rahatsızlıkları, gittikçe büyük bir oranla artmakta. Bunun en önemli nedenleri; değişen beslenme ve davranış alışkanlıkları. Gittikçe daha az harket eden, taşıtlara mahkum olan ve fast food yeme alışkanlıklarına kayan toplumumuzda en fazla yükü beller üstleniyor.
Bel ağrılarını önlemek için yapmanız gerekenler:
Egzersiz ve beslenme:
- Bel ağrısı yapmayan egzersizler yapın.
- Aşırı kilolardan kaçının, eğer varsa aşırı kilolarınızı verin.
- Yüzmek bel ağrılarına en iyi gelen spordur, mümkün olduğunca çok yüzün. Sırtüstü yüzme en idealidir.
Uyurken:
-Yatınca şeklini değiştirmeyen bir yatak seçin.
-Yan yatarken sırtınıza binen baskıyı azaltmak için dizinizi bükün.
-Sırtüstü yatarken dizlerin altına küçük bir yastık koyun.
Otururken:
- Sandalyenizin arkalığında belinizdeki normal kavisi koruyabilecek bir yastık bulundurun.
- Masaya yakın oturun, uzak oturup masaya eğilmeyin.
- Ayağınızı yerle temas ettirin.
- Araba kullanırken pedallara kolay ulaşabilecek şekilde oturun.
- Kalçanız ile dizlerinizi aynı seviyede tutun.
- 2 saatten fazla aynı pozisonda oturmayın
Ayakta dururken ve yürürken:
- Uzun süre ayakta duracaksanız, sık sık ağırlığı bir bacaktan diğerine aktarın.
- İşinizi kendinizi zorlamayacak bir yükseklik seviyesinde yapın.
- Dik durun.
- Ayaklardan birini alçak bir yere koyun.
- Bastığınız yerin sert zemin olmasına dikkat edin.
- Sportif, alçak topuklu ayakkabı giyin.
- Yürürken yük taşıyorsanız yükün hep aynı elinizde durmamasına dikkat edin.
- Her iki elde de yük varsa yükleri eşit olarak her iki ele verin.
Eğilirken, yük kaldırırken:
- Profesyonel haltercilerin yaptığı gibi başınızı dik tutun, bel kavsinizi koruyun.
- Dizler ve kalçalarınızı kırarak eğilirseniz üç doğal kavsinizin hizasını korumuş olursunuz.
- Zeminin dengeli olmasına dikkat edin ve kaldıracağınız yüke yakın olun.
- Dönerken belinizi değil ayaklarınızı döndürün.
- Yükü göğsünüze yapıştırarak beldeki yükünüzü azaltın.
- Eğilerek değil çömelerek yükü yere koyun parmaklarınıza dikkat edin.
- Ayaklarınızın arasını biraz açın ve yükü her iki ayağa eşit dağıtın.
Bel fıtığı için egzersizler
Genel sağlık için olduğu gibi bel sağlığı için de sporun ve sağlıklı iken yapılacak olan egzersizlerin önemi büyüktür. Bel, sırt, karın adalelerini kuvvetlendirmek; eklem ve yumuşak dokuların esnekliğini artırmak için gerekli spora ve hareketlere hayat boyu devam edilmesi gerekir.
Ancak bel fıtığı gelişmesine zemin hazırlayabilecek ya da bizzat neden olabilecek mücadele sporlarının yerine, yüzme, yürüme ve bisiklet sürme gibi sporların tercih edilmesi gerekmektedir.
Yüzlerce egzersiz hareketi içinden de rastgele hepsini yapmak yerine belirli hareketlere öncelik tanınması gerektiği için , bele fazla yük bindirmeyen ve gelişmekte olan bir bel fıtığını ilerletmeyecek en emniyetli dokuz hareketini size açıklıyoruz.
Hikâyesinde daha önce geçirilmiş bir bel rahatsızlığı bulunan ya da bel fıtığı olması muhtemel olan kişilerin bu hareketleri yapmaları yararlıdır.
Bu egzersizleri yaparken dikkat edilmesi gereken bazı hususlar :
* Egzersizler temiz havası olan bir ortamda (hava müsait ise evde pencereleri açabilirsiniz) altında sunta ya da tahta bulunan halı ya da battaniye gibi sert bir zeminde yapılmalıdır. Yumuşak ya da deforme olabilen yataklar üstünde egzersiz ve spor yapılmamalıdır.
* Bel fıtığı rahatsızlığına yakalanan kişiler; hastalığın akut ağrılı döneminde bu hareketlere başlamamalı, istirahati tercih etmelidirler. Şikâyetlerin geçmesinden sonra doktora danışılmalı ve egzersizlere ondan sonra başlanmalıdır.
* Egzersizlere başlandığında ilk günden itibaren çok çabuk bir iyileşme beklenmemeli, sabırla hareketlere devam edilmelidir. Hareketlerin sayısı ve tempo gün geçtikçe yavaş yavaş artırılmalıdır. Başlangıçta aşırılığa kaçarak daha kötü bir duruma düşülmemelidir.
* Konunun uzmanı olan doktor başka şekilde tavsiye etmemişse ilk bir ay her hareket günde beş defa yapılmalıdır. Daha sonra her ay hareketler beşer beşer artırılarak egzersizlere devam edilmelidir.
* Ani ve zorlayıcı hareketlerden uzak durulmalıdır. Aşağıda açıklanan dokuz çeşit egzersiz risksiz olup daha çok bunlar tercih edilmelidir.
* Hareketler sırasında ya da sonrasında normalde mevcut ağrının artmaması gerekir. Bu yüzden egzersiz sonrası şiddetli ve 15 dakikadan çok süren bir rahatsızlık ortaya çıkarsa doktora danışılmalıdır.
* Rahatsızlık bir saatten çok sürüyorsa o hareket egzersiz programından çıkarılmalıdır.
* Bel fıtığı ameliyatı olanlar operasyonun üzerinden üç hafta geçmeden egzersizlere başlamamalı, daha sonra başlayarak her hareketin sayısını yavaş yavaş artırmalıdırlar.
* Bu bilgilerin dışında hastanın kafasında her hangi bir soru oluşursa, uzman doktor hiç tereddüt edilmeden hemen aranmalı ve yanlış bir iş yapmaktansa konunun doğrusunu uzman hekimden öğrenmek gerekmektedir.
1- Sırtüstü yatarken önce bir bacağınızı 90 derece kaldırın. Sonra aynı hareketi diğer bacağınıza uygulayın.
2 - Bacaklarınızı uzatıp sırt üstü yatın. Bir dizinizi kırın. O dizinizi elleriniz ile kavrayıp göğsünüze doğru çekerken diğer bacağınızı yere yapıştırın. Aynı hareketi diğer bacağınızda tekrarlayın.
3 - Sırt üstü yatarak dizlerinizi kırın. Ellerinizi dizleriniz üzerinde kenetleyerek göğsünüze doğru çekerken başınızı dizlerinize değdirmeye çalışın.
4 - Sırt üstü yatarken mümkün olduğu kadar bir dizinizi göğsünüze çekin, diğerini düz tutun. Aynı hareketi diğer bacağınıza uygulayın.
5 - Ellerinizi dizlerinizin üzerinde kenetleyerek bacaklarınızı göğsünüze çekin. Bu pozisyonda içinizden 10'a kadar sayın. Bu sırada omuzlarınızı yerden kaldırmayın. Daha sonra kollarınızı ve ayaklarınızı serbest bırakın.
6 - Belinizi yere yapıştırıp öylece tutunu. İçinizden 1'den 10'a kadar sayın. Daha sonra serbest bırakın. Bu hareketi tekrarlayın. Bu sırada nefesinizi normal şekilde alıp verin.
7 - Ayakta dik durun. Ellerinizi masa ya da bir iskemlenin kenarına dayayın. Dizlerinizi kırıp yere çökün ve sonra ayağa kalkarak gevşeyin.
8 - El ve dizlerinizin üstünde dururken kollarınız dik olsun. Önce kedi gibi belinizi çukurlaştırarak 10'a kadar sayın. Sonra çenenizi göğsünüze doğru çekerken sırtınızı kamburlaştırıp yine 10'a kadar sayın ve gevşeyin.
9 - Önce diz üstü dik oturun. Sonra kollarınızı ileriye doğru uzatın. Mümkün olduğu kadar öne doğru eğilin ve bu vaziyette 10'a kadar sayın. Tekrar diz üstü oturur pozisyondaki ilk konumunuza dönün.
Bel Fıtığı Vidoalrı İndir Tadvi Teşhiş ve Alınması Gereken Tedbirler Uzman Doktorlardan
BOYUN FITIĞI NEDİR
Boyun bölgesi ağrıları, bel ağrılarından sonra en sık karşılaşılan kas iskelet sistemi rahatsızlığı. Boyun ağrılarının görülme sıklığının yüzde 5-10 dolayında olduğu tahmin ediliyor.
Boyun ağrılarının ne kadarı boyun fıtığından kaynaklanıyor?
Aslında sanıldığının aksine boyun fıtıkları boyun ağrılarının en sık karşılaşılan nedeni değil. Boyun bölgesi ağrılarının ancak yüzde 10- 20 kadarı boyun fıtığı kaynaklı. Fıtık ağrısı diğer ağrılara göre şiddetli olduğundan böyle yanlış bir kanı yerleşmiş. En sık karşılaştığımız boyun ağrısı nedeni myofasial ağrı sendromu olarak adlandırdığımız kas gerilme ağrıları. Bunu 50 yaşından sonra ortaya çıkan omurga kireçlenmesine bağlı ağrılar izliyor.
Boyun fıtıklarında ne zaman ameliyat denir? Ameliyat sonrası tekrar riski ne kadar?
Bu konuda tam bir fikir birliği yok. Fizik tedavi uzmanı olarak bizler operasyonu son çare olarak düşünüyoruz. Bununla beraber büyük fıtıklarda omurilik bası bulguları oluşabilir. Böyle bir durumda hastalar bir an önce ameliyat edilmeli. Benzer şekilde fıtığın boyundan kola giden sinirlere bastırması durumunda kol kaslarında kısmi felç durumu oluşabilir. Kas gücü kaybının giderek kötüleştiği belirlenirse yine cerrahi öneriyoruz. Sıkı takip edilebilen hastalarda kas gücü kaybının iyiye gitmesi durumunda ise fizik tedavi öneriyoruz. Bu hastalar fizik tedavi yöntemleriyle, başarıyla tedavi edilebiliyor. Bazı hastaların ağrıları ise tüm ilaç ve fizik tedavi yöntemleriyle geçmeyebilir. Böyle bir durumda ameliyat öneriyoruz.
Boyun fıtığı dışında kalan ağrılar neden oluşur?
Boyun fıtığı dışında en sık karşılaştığımız myofasial ağrılar, boynun uygunsuz pozisyonda aşırı kullanılmasına bağlı olarak kas gerilmelerinden kaynaklanır. Tipik olarak bilgisayar kullanımı, başın uzun süre öne eğilerek yapılan ofis çalışmaları, uzun süreli telefon konuşmaları en sık karşılaştığımız myofasial ağrı sebepleri. Ayrıca aşırı stres, gerilim ve depresyonda bu tip kas gerilmesi ağrılarının ortaya çıkmasını kolaylaştırıp tedavisini güçleştiriyor.
Ağır taşıma, meslek duruş bozukluklarının ağrılarda rolü nedir?
Boyun fıtıklarında bel fıtıklarından farklı olarak ağır taşımanın ve mesleğin etkisi belirgin değil. Alışkanlıklara bağlı duruş bozuklukları ve özellikle uygun olmayan yatak ve yastıklarda yatış en sık karşılaştığımız sebepler arasında. Fıtık dışında kalan ağrılar ise bilgisayarla uzun süreli çalışan ve ofis ortamlarında çalışanlarda sık görülmektedir.
Boyun ağrılarına çekenlere öneriler
Boyun ağrısından korunmak için ofis çalışanları ergonomiye dikkat etmeli. Özellikle monitor göz hizasının hafif altında olmalıdır. Uzun süre baş eğik pozisyonda çalışılmamalı. Eğer bu tip aktiviteden kaçınmak mümkün değilse saatte bir ara verilip, boyun kaslarına düzenli germe egzersizleri yapılmalı. Özelikle yaygın bir alışkanlık olarak karşılaştığımız televizyon karşısında, kanepe ve koltukta uygunsuz baş pozisyonu ile televizyon seyretmek ve uyumaktan kaçınılmalı. Geceleri yastıksız ya da çok yüksek yastıkta yatılmamalı. Mümkünse ortopedik yastık kullanılmalı. Özellikle bayanlar ıslak saçla yatmamalı. Boyun ağrısı çeken hastalar oyalanmadan öncelikle bir fizik tedavi rehabilitasyon uzmanına başvurmalı ve onun tavsiyeleri doğrultusunda hareket etmeliler.
Egzersizleri